Zaman zaman içinde, kalbur saman içinde... İyiler iyiliğin, kötüler kötülüğün derdinde. Sağa baktık, sola baktık. Bazen yalnız kaldık. Bazen kalabalıktan sıkıldık. Kötülerden, kötülükten kaçtık. İyilere, iyiliğe sığındık. Güneşi yanımıza aldık. Uzak kalsın karanlık.
Sevelim, sevilelim. Yağmurda yürüyelim. Selamsız geçmeyelim. Masal ülkesini haydi beraber gezelim. Elimde kalem, ağaçta serçem, pencerede annem, duada ninem... Beklesin beni masal ülkem. Ah yine sözü uzattık. Sizi merakta bıraktık. Kızmayın, yol uzundu, masal ülkesine ancak vardık.
Günlerden yağmurlu bir günmüş. Aman bu bulutlar da ne kadar üzgünmüş. Yorulmadan usanmadan o kadar gözyaşı dökmüşler. Dışarı çıkamayan, oyundan geri kalan çocukları hiç mi düşünmemişler? İşte böyle şakır şakır yağmurların ne var ne yok yıkadığı, güneşin saklambaç oynadığı günde evde canı sıkılan Ahsen'in aklına, bu kapalı ve yağmurlu bir havada ne yapıp etsem, diye düşünürken parlak bir fikir gelmiş. İyi ki gelmiş. İçindeki karamsarlık silinip gitmiş. Yağmura gülümsemiş. Merakından güneş bile bir ara Ahsenlerin penceresine eğilmiş. Sonra bulutlardan çekinip gitmiş. Ahsen'in fikrini öğrenememiş.
(Devamı BeyazBulut dergisinin 5. sayısında... Abone olmak için tıklayın.) |