Biliyor musunuz, kimi zaman kitapları sondan başlayarak okurum. Biraz aklım karışır ama yine de eğlenceli olduğunu itiraf etmeliyim. Çoraplarımı ters giyer, kaldırım kenarlarında geriye doğru yürürüm. Bazen herkesin yaptığından farklı bir şeyler yapmak iyidir.
Neden mi?
Kimi zaman hayatta olması gerekenler olmaz. Dümdüz gidilen yollar, gizlenmiş sırlarla doludur. Hayata tersinden bakmak görünmesi istenmeyen pek çok şeyi gösterir.
Çünkü...
Kimi zaman gölgemiz dışında kimseyi göremez hale geliriz. Bütün insanları fotokopi makinesinde çoğaltılmış gibi aynı zanneder, kelimelerimizi farkına bile varmadan ezberlediğimiz cümlelerden seçeriz. Ve bütün bu tuhaflıklar içerisinde bir televizyon dizisi ya da futbol maçı hayatımızın anlamı haline gelebilir. Umursamazlığımız bulutlara tırmanır. Her insanın bizim gibi görmesini, bizim gibi yürümesini, bizim gibi düşünmesini isteriz. Bizim gibi olmayanı sanki hayaletmiş gibi fark etmeyiz bile...
Hayata bazen tersinden bakmak iyidir.
Zaman değirmeninden sofralarımıza unutkanlık hastalığı öğütülüyor. Bütün insanların değerli olduğunu, hepsinin göğsünün ortasında kocaman bir yürek taşıdığını unutuyoruz. Bedensel ya da düşünsel farklılıklarımızın sadece saygıyla karşılanması gerektiğini de...
FARKLI OLANIN EKSİK OLAN ANLAMINA GELMEDİĞİNİ KOCAMAN HARFLERLE YAZIP DÜNYANIN DUVARINA ASMAK İSTİYORUM.
Bakın son zamanlarda aklımın ağlarına hep şu soru takılıyor: Dondurmalar ve insanlar arasındaki en büyük fark nedir? Evet, nedir siz biliyor musunuz?
Önceki günün üç akşam evveliydi. Kocaman vitrini olan bir dondurmacının önünden geçiyordum, gözüm şöyle bir kayıverdi. Vitrin rengarenk dondurmalarla süslenmiş çiçek bahçesi gibiydi. Ne yalan söyleyeyim insanın canı çekiyor. Şöyle limonlu, yok yok çilekli ya da kakaolu mu olsa... Ya da karışık olsun...
Söz konusu buz gibi bir külah dondurma olduğunda pembesinden ver amca, sarısını az koy, ben muzlu hiç sevmem, çikolatalısı bol olsun diyebiliriz. Fakat insanlardan söz ettiğimizde, uzun-kısa, fakir-zengin, güzel-çirkin diye tercihler ve tanımlamalar yapmamalıyız. Arkadaşlarımızı seçerken bizi kör eden sonradan edindiğimiz kara gözlükler takmamalıyız. Kocaman bir tebessümle kucak açmalıyız tüm insanlara.
Umarım insanların bir külah dondurmadan daha farklı olduğunu ve insan onurunun dondurma gibi eritilmemesi gerektiğini bir gün tüm dünya anlar. Bulutların, yağmurun, toprağın ve güneşin bütün insanlar için yaratıldığını da...
Sınıflandırmaların yok olduğu, özgürlüklerin kâğıt ve kalemle, bir bakış ya da sözle sonlandırılmadığı çiçek çiçek günler diliyorum.
Hayata tersinden bakmak iyidir, yüreklerde engel kalmayıncaya dek... |