Bir zamanlar bir ülke varmış. Bu ülke bir rüya ile kurulduğundan adına rüya ülkesi de denirmiş. Gel zaman git zaman büyümüş koca bir imparatorluk olmuş. Sınırları üç kıta yedi denize kadar yayılmış. Rüya ülkesinin kurucusu Osman Bey'miş. Osman Bey daha küçük yaşlarda ilim tahsil eden, dürüst, cesur, cömert ve adaletli bir insanmış. Fakirlere yedirip giydirmeyi çok sever, üzerindeki elbiseye kim biraz dikkatlice baksa, hemen çıkartıp ona hediye edermiş. Osman Bey'in Edebali isminde bir de hocası varmış. Hemen her gün hocasını ziyaret eder ondan ilim, irfan, edep ve hakikat bilgisi alırmış.
Günlerden bir gün yine hocasını ziyarete gitmiş ve gece orada kalmış. O gece bir rüya görmüş. Rüyasında; hocası Edebali'nin göğsünden hilal şeklinde bir ay çıkıyor, göğe yükselip dolunay oluyor ve kendi göğsüne giriyormuş. Sonra göbeğinden bir çınar ağacı çıkmış. Gittikçe büyüyen çınar ağacının dalları neredeyse bütün dünyayı kaplamış. Ağacın kökünden ırmaklar, nehirler çıkmış. Ovalar ekinlerle dolmuş. Dağlar ormanlarla kaplanmış. Ağacın dalları altındaki muhteşem manzara büyümeye devam ederken rüyasından uyanmış. Osman Bey gördüğü bu rüyayı hocası Edibali'ye anlatmış. Hocası, "Müjde sana Osman, Allah sana ve evladına bir saltanat verdi. Dünya himayenizde olacak" demiş ve kızını da Osman Bey'le evlendirmiş. Tam altı yüz otuz üç sene devam edecek olan bir rüya ülkesi de böylece kurulmuş. Bu ülkenin ağaçları dolu, denizleri coşkulu, kuşları özgür, güneşi cömert, yağmuru rahmetmiş.
Nasihat
Osmanlı Devletinin kurucusu her ne kadar Osman Bey ise de, Osman Bey'in hem hocası hem de kayınpederi olan Şeyh Edebali, bu devletin manevi mimarıdır. O büyük bir İslam âlimidir. O'nun Osman bey'e nasihati, bugün dahi devlet idare edenlerin büyük dersler alması gereken çok önemli sözlerden oluşmaktadır:
"Ey Oğul!
Yükün ağır, işin çetin, Allah yardımcın olsun. Beyliğini mübarek kılsın. Hak yoluna yararlı etsin. Işığını parıldatsın. Uzaklara iletsin. Sana yükünü taşıyacak güç, ayağını sürçtürmeyecek akıl ve kalp versin. Sen ve arkadaşlarınız kılıçla, bizim gibi dervişler de düşünce, fikir ve dualarla bize vaat edilenin önünü açmalıyız.
Oğul!
Güçlü, kuvvetli, akıllı ve kelamlısın. Ama bunları nerede ve nasıl kullanacağını bilmezsen sabah rüzgârlarında savrulur gidersin. Öfken ve nefsin bir olup aklını mağlup eder. Bunun için daima sabırlı ve iradene sahip olasın! Vaktinden önce çiçek açmaz. Ham armut yenmez; yense bile bağrında kalır. Milletin, kendi irfanın içinde yaşasın.
İnsanlar vardır, şafak vaktinde doğar, akşam ezanında ölürler. Dünya, senin gözlerinin gördüğü gibi büyük değildir. Bütün fethedilmemiş gizlilikler, bilinmeyenler, ancak senin fazilet ve adaletinle gün ışığına çıkacaktır. Ananı ve atanı say! Bil ki bereket, büyüklerle beraberdir. Bu dünyada inancını kaybedersen, yeşilken çorak olur, çöllere dönersin.
Açık sözlü ol! Her sözü üstüne alma! Gördün, söyleme; bildin deme!
Sevildiğin yere sık gidip gelme; muhabbet ve itibarın zedelenir.
Şu üç kişiye; yani cahiller arasındaki âlime, zengin iken fakir düşene ve hatırlı iken, itibarını kaybedene acı! Unutma ki, yüksekte yer tutanlar, aşağıdakiler kadar emniyette değildir.
Haklı olduğun mücadeleden korkma! Bilesin ki atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli derler.
En büyük zafer nefsini tanımaktır. Düşman, insanın kendisidir. Dost ise, nefsi tanıyanın kendisidir. Ülke, idare edenin, oğulları ve kardeşleriyle bölüştüğü ortak malı değildir.
Ülke sadece idare edene aittir. Ölünce, yerine kim geçerse, ülkenin idaresi onun olur.
Kişinin gücü, günün birinde tükenir ama bilgi yaşar. Bilginin ışığı, kapalı gözlerden bile içeri sızar, aydınlığa kavuşturur. Hayvan ölür, semeri kalır; insan ölür eseri kalır. Gidenin değil, bırakmayanın ardından ağlamalı. Bırakanın da bıraktığı yerden devam etmeli.
Yalnızlık korkanadır. Toprağın ekim zamanını bilen çiftçi, başkasına danışmaz. Yalnız başına kalsa da! Yeter ki, toprağın tavda olduğunu bilebilsin. Sevgi davanın esası olmalıdır. Sevmek ise, sessizliktedir. Bağırarak sevilmez. Görünerek de sevilmez!.. Geçmişini bilmeyen, geleceğini de bilemez.
Osman! Geçmişini iyi bil ki, geleceğe sağlam basasın.
Nereden geldiğini unutma ki, nereye gideceğini unutmayasın..." |