| Resimleyen: Dilek Gülcemal |
Hatırladığım ilk bayram sabahı, bugün gibi aklımdadır. Beş yaşlarında küçük bir çocuktum. Babam Ilgın'ın bir dağ köyü olan Kembos'ta sınıf öğretmeniydi. Tepede, okulun yanındaki lojmanda kalıyorduk. Ramazan bayramıydı. O gün annem beni güneş doğmadan kaldırdı. Babamı namaz kılarken ilk o zaman görmüştüm. Namaz bitince üçümüz kıbleye doğru oturduk. Annem elindeki lokum tabağını uzattı. Birer tane aldık. "Şimdi orucumuzu göndereceğiz. Söyleyeceklerimi tekrar et. Sonra da besmele çekip lokumlarımızı yiyeceğiz. Tamam mı yavrum?" dedi. "Tamam" dedim. Sıcacık nefesiyle o söyledi biz tekrar ettik:
"Sevgili orucum, git güle güle. Kusura bakma. İnşallah, bu aylarda bu günlerde yine kavuşalım emi?" Bir aydır bizde kalan bir misafiri, bir dostu uğurluyorduk sanki. Öyle üzülmüştüm ki orucun gittiğine...
O günden beri, Ramazan ayı yaklaştığında hep heyecan duyarım. Orucu, bir yıldır görmediğim bir yakınımı, bir dostumu bekler gibi beklerim. |