Kar gibi aziz masal - 3. bölüm
Çatı katında yaşayan kestane gözlü çocuk, nihayet odasına çıktı. Üstünü giydi. Pencereye yöneldi. Perdeyi aralayınca şaşırdı:
- Bütün karlar nereye gitmiş?, diyordu. Pencereyi açtı. Elini dışarı uzattı. Pencerenin alt tarafına baktı. Hiç kar yoktu. Sonra bir an durdu:
- Biri bana mı sesleniyor? Rüya görüyorum galiba! Neyse canım. Daha uyanamadım demek ki... En iyisi bahçeye çıkıp oynamak, diyerek pencereyi kapattı.
Püsküllü avazı çıktığı kadar bağırmaktan yorgun düşmüştü. "Kulakları ağır işitiyor olmalı" diye düşündü. Emre annesine seslendi:
- Anne pencerede hiç kar yok. Bahçeye inebilir miyim?
Aşağı odadan bir ses duyuldu:
- Tamam oğlum. Ama eldivenlerini almayı unutma! Bereni tak. Atkını da boynuna sar.
Püsküllü bunu duyunca alaylı alaylı güldü:
- Boş yere seslenmeyin hanımefendi. Çocuğunuzun kulakları bozulmuş. Beni bile duymadı, dedi.
Emre bir taraftan koşuştururken annesine cevap verdi:
- Eldivenlerini boynuna sar, atkını taak, bereni almayı unutma. Botlarımı da cebime koyayım mııı?
Kendince eğleniyordu. Püsküllü bunu duyunca ince bir çığlık daha atıverdi:
- Çocuk duyabiliyormuuuş. Ama ama nasıl olur?
Annesi aşağıdan seslendi:
- Oğlum daha neler? Sabah sabah güldürdün beni.
Emre, hazırlanınca hızla merdivenlerden inmeye başladı. Püsküllü sinirle:
- Şaşkın n'olucak? Duyuyor ama yanlış duyuyor, dedi.
Emre, bahçeye çıkınca sevinçle oradan oraya koştu. Püsküllü pencerede öfkeli öfkeli onu izliyordu. Püskülsüz ve gizli toplantıya katılan kar taneleri bahçenin her tarafına dağılmışlardı. Emre karların üstüne oturuyor, eline alıyor, karlar üzerinde yuvarlanıyordu. Bi ara eline aldığı karlar arasında Püskülsüz de vardı. Püskülsüz tam o sırada penceredeki Püsküllü'ye el salladı. Gelmek istemez misin der gibi baktı. Püsküllü cevap verdi:
- Eririm de gelmem! Hıh...
Püsküllü gururundan aşağı inemiyordu. O kadar sözden sonra nasıl bakacaktı yüzlerine?
Az sonra bahçe kalabalıklaştı. Emre'nin iki arkadaşı da kartopu oynamaya geldiler. Püsküllü sinirinden buz tutacaktı neredeyse. Çocuklar kardanadam yapıyorlardı. Püskülsüzle birlikte büyük bir kar topu kütlesini kardanadamın başına koydular. Burnuna da havuç taktılar. Püsküllü yavaş yavaş aşağı kayıyordu. Kardanadamın başına usulca indi:
- Ayağım kaydı galiba, neyse canım, gelmişken biraz dinleneyim, diyordu. Püskülsüz onun bu haline gülüyordu.
(Devam edecek...) |