Bagajda kınalı koyunumun etleri vardı. Bense arabanın arka koltuğunda oturuyordum. Daha bu sabah tüylerini okşadığım koyun, şimdi birkaç kilo ete dönmüştü. Biliyorum kurban kesmek önemli bir ibadettir ama yine de koyunumdan ayrıldığım için üzgündüm.
Annem ön koltuktan bana seslendi:
- Uyuyor musun yoksa?
Hayır diyecek gücü kendimde bulamadım.
Günlerdir uykusuz kalmış ve bütün bayram temizliğini tek başıma yapmış gibi hissediyordum. Koltukta iyice gömüldüm. Artık yolları değil de sadece gökyüzünü görebiliyordum. Gökyüzünde kocaman beyaz bulutlar hareket ediyordu. Ve işte o an kınalı koyunumuzu gördüm gökyüzünde.
Heyecanla yerimden fırladım. Pencereyi açtım ve kınalı koyunumuza sesledim:
- Hey nasılsın?
- Çok iyiyim. Ya sen nasılsın? Etlerimden yemeyi sakın ihmal etme, tamam mı?
O böyle der demez ona karşı sanki mahcubiyet hisseder gibi oldum ve yolda hızlıca akan beyaz çizgilere baktım.
- Hey ne oldu?, dedi.
- Seni kestiğimiz için kusura bakma, dedim biraz sesimi kısarak.
Kınalı koyun şaşkınlıkla meee'ledi. Aşağı penceremin yanına kadar indi. Sanki etrafımızı sis sarmış gibiydi.
- Sen bilmiyor musun, kurban olarak seçilmek biz hayvanlar arasında bir şereftir. Her hayvandan kurban bile olmaz. Kurban olabilecek bir hayvan olmak demek artık büyümüş, güzelleşmiş, her uzvu sağlam ve sağlıklı olmak demektir. Sakın üzülme beni kurban ettiğiniz için. Çünkü ben kurban edilerek ölmüş olmakla çok mutluyum. Etlerimden ye. Kurban eti hem çok lezzetlidir hem de insana güç, kuvvet verir. Sen zaten iyi bir kızsın. Güçlen, kuvvetlen ki, daha çok iyilik yaparsın. Tamam mı?, dedi.
Onun kurban edilmeye üzülmediğini hatta sevindiğini görmek beni de çok mutlu etmişti.
- Seyir Bulutu ile seni ziyarete gelebilir miyiz?, dedim.
"Olur tabi" derken yukarı doğru çekiliyordu. Kulağına bağladığım kırmızı kurdele de arkasından uçuşuyordu.
Annem tekrar sordu:
- Uyuyor musun Hayriye?
- Sis dağılmış, dedim.
Babam "Hava gayet açık. Ne sisi?" diye sordu. Sonra ikisi birden gülüştüler. Ne demek istediklerini anlamıştım. Bana "ayakta uyuyor" demek istemişlerdi ama nerden bilsin onlar kınalı koyunumla konuştuğumu!
- İnsan uyuyorsa nasıl uyuyorum diyebilir ki!, dedim. "O zaman niye 'uyuyor musun?' diye sorar ki bu anneler?!"
Ne çare. Yine güldüler söylediklerime. Ben de:
- Evet uyuyorum, lütfen gürültü yapmayın!, dedim ve gözlerimi kapattım. |