| Resimleyen: Sümeyra Solmaz |
Geçen gün kömürlükte çizgili mavi topu gördüm. Unutulmuş bir halde köşede duruyordu. Öyle üzgün ve çaresizdi ki... Yalnızlığını gözlerinden okuyabilirdiniz. Kömürlüğün karanlığına vuran azıcık ışıkla parlayan masmavi yüzü, sanki "çocukları ve oyunları ne kadar özledim bilemezsin" der gibiydi. Yalvaran bakışlarla bakıyordu bana.
Sert futbol topları yaygınlaşalı beri plastik toplar görünmez oldular. Üzerleri çizgili, rengarenk plastik toplar... Arkadaş aralarında, harçlıklardan arta kalan üç beş kuruşla bile kolayca satın alınabilirlerdi. Üstelik her köşe başındaki bakkalda fileler içinde onlarcası olurdu.
Çizgili mavi topu da köşedeki bakkaldan almıştık. Hepimiz ceplerimizdeki bozuklukları ortaya dökmüş, sonra bir topun ortak sahipleri olmuştuk. Onunla oynadığımız ilk maçımızı hiç unutmuyorum. Güneşin pırıl pırıl gülümsediği bir günde, masmavi gökyüzü kadar mavi gollerim olmuştu, nasıl unutabilirim?
Çizgili mavi topu hepimiz çok sevmiştik. Paylaşamıyorduk aramızda. En güzel gollerin çizgili mavi topla atıldığına, en güzel yakan topun çizgili mavi topla oynandığına kendimizi inandırmıştık. Başka topların yüzüne bile bakmıyorduk.
Bir seferinde öteki mahallenin çocukları istemişlerdi de vermemiştik çizgili mavi topu. Onu kimselere bırakmak istemiyorduk. Patlatıverirlerse hadi? Yeni bir tane çizgili mavi top verseler bile onun yerini tutabilir miydi hiç? Hele benim, mavi gollerim kadar mavi bir topum bir daha olabilir miydi ya?
*
Günler böylece geçip giderken, bir gün Erhan'a babasının karne hediyesi olarak aldığı yeni topla tanıştık. Gri renkli ve üstünde siyah benekleri olan, taş gibi sert bir futbol topuydu bu. Şimdiye dek hiçbirimizin bir futbol topu olmamıştı. Futbol toplarıyla sadece büyüklerin oynayabildiğini düşünür, büyüyeceğimiz zamanların hayaliyle yaşardık.
İlk zamanlar uzak durduk hepimiz, siyah benekli gri toptan. Sadece geriden izlemek veya elimizde tutmakla yetiniyorduk. Galiba hiçbirimiz bir futbol topuyla maç yapacak kadar büyümemiştik. Ama içten içe de merak ediyorduk hani.
Günlerden bir gün içimizden biri cesaret edip vurdu siyah benekli gri topa. Şaşırmıştık. Ama kısacık bir duralamadan sonra hepimiz siyah benekli gri topla oynamaya başladık. İlk şaşkınlığımız geçtiğinde siyah benekli gri topla oynamayı daha eğlenceli bulmuştuk üstelik. Siyah benekli gri top ne de güzel zıplıyordu. Vururken ufacık ayaklarımızı birazcık acıtıyordu ya, olsun. Futbol topuyla oynama ayrıcalığına erişmiştik her birimiz.
Artık maçlarımızı siyah benekli gri topla oynamaya başlamıştık. Çizgili mavi topu ise bahçe duvarının kenarına bırakıverdik. Gri, sert futbol topunun cazibesi; masmavi, çizgili topun gülümsemesini örtmeye başlamıştı.
Futbol topuyla oynadığımız maçların devre aralarında gözümüze ilişen çizgili mavi topa alaycı gözlerle bakıyorduk şimdi. Hakkında bahaneler bile uydurmaya başlamıştık. Havaya fırlatınca sallanmasından anlamalıymışız ki çoğu plastik top gibi bu da yamukmuş! Hem sonra topumuz bahçedeki güllere doğru gittiğinde, dikenlere değip patlar diye yüreğimiz ağzımıza gelmemeliymiş! Hep birlikte çizgili mavi topu götürüp kömürlüğe attık. O karanlık ve korkunç yerde tek başına ne kadar da yalnız olacağı aklımıza bile gelmemişti. Hepimizin içinde yeni topumuzla oynayacağımız oyunların heyecanı vardı çünkü.
Fakat siyah benekli gri topla işler pek de yolunda gitmiyordu. Bir keresinde Murat'ın çektiği şut Eren'in yüzüne öyle sert bir tokat olmuştu ki, kafasında uçuşan kuşların sesini hepimiz duyabilmiştik. Eren, yüzünü tutarak dakikalarca ağlamıştı. Murat'ın annesi ise aşağıya kadar gelip hepimizin gözü önünde Murat'ı bir güzel azarlamıştı.
Başka bir gün, siyah benekli gri topla yolun kenarındaki çiçekçinin koskoca camını yere indiriverdik. Adam nasıl da bağırmıştı. Korkudan kendimizi evlerimize zor attık. Olay duyulunca ailelerimiz futbol oynamamızı yasakladılar. Siyah benekli gri top da bir daha ortalarda görünmedi.
Bütün bunlar olurken hep çizgili mavi top geliyordu gözümün önüne. "Ben olsaydım bunlar olmazdı" diyordu sanki. Galiba haklıydı. Hem... Siyah benekli gri topla bir tane bile gol atamamıştım.
Çizgili mavi topu görmek için bir kez daha kömürlüğe indim. Onu tekrar ellerime almak, doyasıya okşamak istiyordum. Ondan özür dileyecek, tekrar aramıza dönmesini isteyecektim. Kömürlük kapısını araladım ve çizgili mavi topu görmeyi hayal ettim. Fakat çizgili mavi top yerinde yoktu. Aman Allah'ım, nereye gitmiş olabilirdi? Her tarafı tekrar tekrar aradım fakat nafile... Gitmişti. Yalnızlığına dayanamayıp başka mahallelere çekip gittiği geldi aklıma. Korkunç bir şeydi bu, kahrolmuştum. Başka mahallelerin çocuklarının mavi golleri olacaktı artık ve ben siyah benekli gri topla atamadığım gollere ağlayacaktım.
Bu acıyla bahçeye çıktım. Arkadaşlarımı bulup onlara çizgili mavi topun çekip gittiğini anlatacaktım ki birden çizgili mavi topun havada süzüldüğünü gördüm. Gözlerime inanamamıştım. Yine havadaydı ve yine eskisi gibi süzülüyordu işte. Bir süre sessizce izledim çizgili mavi topu. Neden sonra Erhan'ın sesiyle irkilmişim. Rüya gibiydi:
- Hey! Ne duruyorsun orada?, diyordu Erhan. Maç başladı. Mavi topla, mavi goller atmak istemiyor musun yoksa? |