| Resimleyen: Dilek Gülcemal |
Yarın bayram. Bayramlık ayakkabılarımla uyumak istiyorum bu gece. Başucumda bayramlık elbiselerim duruyor. İçim içime sığmıyor. İlk kez bayramı bu kadar sevinçle karşılıyorum. Çünkü ilk kez bu sene bütün Ramazan orucumu tutarak geçirdim.
Evet, işte sabah oluyor. Horozlar ötse bir de... Sabah namazına çağırsalar keşke, bahçeli evimizdeki gibi... Eh, horozlar ötmüyorsa da müezzin okuduğu ezan ile bizi sabah namazına çağırıyor. Bütün kalbimle hissediyorum bu çağrıyı. Öyle güzel ki hemen koşup camiye gitmek geliyor içimden. Abdestimi aldım. Bayramlık elbiselerimi giyinip kuşandım. Ayakkabılarım öyle şık durdu ki...
Annem, küçük kardeşim Fuat ve babaannem bizi hep birlikte camiye uğurladılar. Bir elimden babam, bir elimden dedem tuttu. İçim içime sığmıyor. Derken, camiye yaklaştık. Bayram namazlarında camilerin dolup taştığını söylemişti babam. Gerçekten de babamın dediği gibi insanlar akın akın camiye geliyorlardı. Ne güzel! Allah'ım büyük bir şenlik bu. Evet bayram bu işte. Bu bir bayram...
Camide kendimize uygun bir yer bulup oturduk. Bir müddet sonra sabah namazını kıldık cemaatle. Öyle güzel ki cemaatle namaz kılmak... Bu güzelliği de ilk kez hissediyorum. Namaz kılındıktan sonra bir amca yüksekçe bir yere çıktı. Sonra bir şeyler anlatmaya başladı. Dedeme usulca sokulup sordum: "Dedeciğim, bu amca kim, orada ne yapıyor?" "Yavrum, o amca vaiz. Bizlere iyilikleri, güzellikleri anlatıyor. Dinimizi anlatıyor oradan. Vaaz veriyor." dedi. Ben de can kulağıyla dinlemeye başladım o amcayı.
Vaiz Amca, bayram namazının kılınışını anlatmaya başladı. Pür dikkat dinliyordum. Ama yine de bayram namazını kılarken karıştıracağım hissi vardı içimde. Bu yüzden bir tedirginlik yaşıyordum camiye girdiğimizden beri. Vaiz Amca, bayram namazının kılınışını da anlatıp bitirdi. Dua etti. Vaaz bitti. Vaiz Amca, o yüksekçe yerden aşağı indi. Ve bayram namazını kılmak için herkes hazırdı. Sonra bir başka hoca amca, cemaatten biraz öne doğru ilerledi ve bayram namazı için yeni bir çağrıda bulundu. Herkes ağaya kalktı. Kardeşçe aynı hizada, omuz omuza namaza duruyordu insanlar. Sonra herkes niyet edip imamın namaz için tekbir getirmesini beklemeye başladı.
Derken gür ve güzel bir ses ile imam "Allahu ekber" dedi. Herkes tekbir getirip ellerini bağladı. Ben de aynısını yaptım. Sonra bir güzel ses daha... Yine Allahu ekber... Bu tekbirden sonra ben hemen yine ellerimi bağladım. Ama hayır, herkes ellerini yana salıverdi. Ben de bazen dedeme bazen de babama bakarak aynısını yapmaya çalışıyordum. Dedeme bakınca ben de ellerimi bağlamaktan vazgeçip yana bıraktım. Sonra bir tekbir, bir tekbir daha... Sonra eller bağlandı. Ben de yanılarak ve geç kalarak aynısını yaptım. Bu kez eller bağlı olduğu halde imam Kur'an okumaya başladı. Fatiha'yı okudu. Fatiha'dan sonra bilmediğim kısa bir sure okudu. İmamla birlikte rükû ve secdeye vardık. Her defasında "Allahu ekber" diyorduk. "Allahu ekber", "Allah en büyük" demekmiş, bunu annemden öğrenmiştim.
İkinci secdeden kalkarken imam yine güzel sesiyle "Allahu ekber" dedi. Bu kez ayağa kalktık. Buna "kıyam" deniliyor. Kıyam Allah'ın huzurunda başı açık, alnı ak bir şekilde, müslümanca durmak anlamına gelirmiş.
İkinci rekatta herkes ellerini bağladı. Ben yine yana salıverecektim, zor toparladım. Ellerimiz bağlıyken yine İmam Amca, Fatiha'yı okudu. Ardından da Nâs Sûresi'ni... Ve yine tekbirler başladı. Bu tekbirde de herkes ellerini yanlara salıyordu. En son tekbirde rükûya varıp secdeye gittik. Bütün bir cemaat... Önce tahiyyatı okuduk, sonra da önce sağımıza sonra solumuza selam verdik. Namaz sona ermişti. Fakat ben tedirgin olmuştum. Korktuğum başıma gelmişti. Dedemin anlattıkları da Vaiz Amca'nın anlattıkları da uçup gitmiş gibiydi aklımdan. Oysa bayram namazının kılınışını ezbere biliyor gibiydi adeta. Ama kılarken şaşırdım birden işte. Namaz kılarken yaptığım hatalardan dolayı Allah'a yalvarıyordum. "Lütfen Allah'ım, n'olur Allah'ım, namazımı kabul et. Lütfen Allah'ım ilk kez kılıyorum." diyordum sessizce. Dedem sanki bu tedirginliğimi ve içimden sessizce Allah'a yalvarışımı hissetmiş gibi yüzüme baktı. Tebessümle... Sonra başımı okşadı.
İbadet ve dualardan sonra herkes usul usul dışarı çıktı. Dedem biraz daha bekleyip dua etti. Cami yavaş yavaş boşalmıştı artık. Biz de yavaşça ve saygıyla camiden ayrılmaya hazırlanıyorduk.
Eve geldiğimizde bütün ev halkı salonda toplanmıştık. Dedem başta duruyordu. Önce babaannem bayramlaştı dedemle. Sonra babam, annem, ben ve kardeşim Fuat... Hepimiz dedemin elini öptük. Sonra da birbirimizle bayramlaştık. Bayramlaşmadan sonra yemeğe geçtik. Yemekte ben kaçamak gözlerle arada bir dedeme bakıyordum. Dedem gülümsedi "Üzülme, gayet iyiydin. Ben gençliğime kadar hep karıştırırdım bayram namazının kılınışını. Sen benim çocukluğuma göre hatasız kıldın neredeyse." dedi. Hepimiz gülüştük. İçimdeki tedirginlik bir anda uçup gitti. Böylece bayram benim için yeniden bayram oluvermişti. |